MAKALE

26.08.2021 / Gösterim Sayısı : 988 / Arşiv

NEDEN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

            Okul öncesi eğitim kurumları, çalışan annenin yokluğunu giderecek yerler değildir. Ev ortamından ilk kez ayrılan çocuğun sadece yedirilip, uyutulduğu, gerektiği gibi temizlendiği bakım merkezleri değildir. İşi, uğraşı olan ebeveynlerin çocuklarına oyun oynatılıp, hoş vakit geçirtilecek, meşgaleler bitince de geri alınacağı bir oyun alanı da değildir. Peki o zaman okul öncesi eğitim, yukarıdakiler değilse, nedir?

   Okul öncesi eğitim; ilkokula kadar,

  •         Çocukların zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunması,
  •         Onlara iyi alışkanlıklar ve erdemli davranışlar kazandırması,
  •         Yeteneklerinin gelişmesine yardım etmesi,
  •         İlkokula hazırlayan sistemli ve güvenilir bir ortam sağlaması açısından çok önemlidir.

 Okul öncesi eğitimde çocuk, temelleri anne baba tarafından atılmaya başlanan, ancak çoğunlukla tutarlı ve kararlı tutumlar sergilenmediğinden, istenilen düzeye ulaşamayan temel alışkanlıkları (kendi kendine yemek yeme, giyinme, uyku ve tuvalet alışkanlığı, temizlik) kazanır. Anne-babasından ayrı kalabileceğini, onların bulunmadığı ortamlarda da kendisine bakabileceğini, ihtiyaçlarını ifade edebildiğini görmek, çocuğun güven ve bağımsızlık duygularını artırır.

            Çocuğun merkez olduğu ve tüm ilginin üzerinde olduğu aile ortamından uzaklaşıp; yaşıtlarıyla etkileşime girerek bir düzen içinde grup halinde hareket etmeyi, paylaşmayı, beklemeyi öğrendiği ilk ortamdır. Böylece “ben” ve “başkası” kavramalarının bilincine vararak yardımlaşma, işbirliği, hoşgörü, saygı, sabır, adalet gibi değerlerin ve kuralların farkına varmaya başlar.

            Çocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal yapı, okulöncesi eğitim kurumlarıdır. Canlandırma, taklit ve hayali oyun gibi etkinlikler sayesinde hayal gücü gelişir. Çocuklarla bir arada oynarken, onların istekleri ile kendi isteklerinin çatışması halinde, -kimseye zarar vermeden- ilişkilerde ortaya çıkan sorunları çözümlemeyi ve kendini nasıl ve ne zaman koruyacağını, diğer çocukların hakkına saygı göstermeyi öğrenebilir. Okuldaki eşyaları ve oyuncakları ortaklaşa kullanmayı, öğretmenin ilgisini paylaşmayı, karşılıklı konuşmayı, birbirlerinin sırasını ve hakkını gözetmeyi ve birbirlerini desteklemeyi, yardımlaşmayı öğrenirler. Toplumsal yaşamın gerektirdiği sınırlara ve kurallara uymayı öğrenirler.

            Okul öncesi eğitim, çocuğa kendini tanımayı, yatkınlıklarının ve  akranlarından farklı özelliklerinin farkına varmayı öğretir. Kendi zaman ve enerjisini gerektiği gibi kullanarak, tercihler yapma ve karar alma fırsatı bulur. Böylece seçimleri ile ilgili sorumluluk alma, bir grupla organize olma, planlama yapma, ortak çaba gösterme firsatları bulur. Düşüncelerini dile getirebilme ve başkalarını dinleme becerisi geliştirir.

            Okul öncesi eğitim, çocuğun ana dilini öğrenebileceği en etkili ortamları sunar. Böylece dili uygun şekilde kullanarak, düşüncelerini, duygularını, bilgisini, istek ve ihtiyaçlarını, inançlarını diğer insanlara ifade etme yolundaki en önemli adımları atmış olur.

         Yaşadığı çevrenin farkına varma, insan ilişkilerini, ülkesini ve milli değerlerini, dünyaki farklı ülkeleri ve kültürleri tanıma, evrensel değerleri, doğayı, canlıları tanıma, koruma, onlara saygılı olma, kaynaklarımızı koruma bilincinin yeşereceği, aileden sonraki ilk toplumsal ortamdır.

            Okul öncesi eğitimde sistemli şekilde uygulanan günlük akış çocugun zaman kavramını ve bunun insan yaşamındaki önemini ögrenmesine yardımcı olur. Çocuğa, evde öğretilen düzensiz bilgilere kıyasla, daha kalıcı, akıl yürütme ve yaratıcılık becerilerini geliştirmesine imkân veren zengin bir öğrenme ortamı sağlanır.

            Okul öncesi eğitimde, öğrenmeye ilgi uyandırmak temel hedeflerden biridir. Kavramlar çocuğun düzeyine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Nesneleri eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi beceriler kazanır. Etkin öğrenme, doğrudan deneyimleme ortamı sağlanır. Çocuk değişik malzemeleri amacına uygun kullanmayı öğrenir. Boyama, kesme, yapıştırma, kalem kullanma, katlama gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması sonucunda ince motor becerileri gelişir. Ayrıca koşma, zıplama, merdiven inip çıkma, fırlatma, yakalama, tırmanma gibi kaba motor becerileri de geliştirir.

            Bedensel, sosyal, zihinsel, duygusal gelişimlerini sağlamada okul öncesi eğitim kurumlarının önemli katkısı, özellikle çocuk, ilköğretime başladığında kendisini göstermektedir. Çocuğun  okul öncesi eğitimindeki yaşantıları mutlu ve anlamlı ise ilkokula, kendine yönelik olumlu duygularla başlama ve başarılı olma olasılığı artacaktır.

            Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların gelişimleri düzenli olarak takip edilir. Tüm anne babaların bu gelişimi takip edebilecek yeterli bilgi ve beceriye sahip olması beklenemeyeceği gibi, bunu tarafsız bir bakışla değerlendirmeleri de beklenemez. Bu gözlem ve değerlendirmeler sonucunda çocuğun belirgin yatkınlıkları, varsa gelişimsel, davranışsal, sosyal ve duygusal sorunları, dikkat ve öğrenme problemleri tespit edilebilir ve gerekli yönlendirmelerle uygun müdahalelerde bulunulabilir.

Hazırlayan

Nesrin ATAMAN

Uzman Psikolog