NEDEN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
Okul
öncesi eğitim kurumları, çalışan annenin yokluğunu giderecek yerler değildir. Ev
ortamından ilk kez ayrılan çocuğun sadece yedirilip, uyutulduğu, gerektiği gibi
temizlendiği bakım merkezleri değildir. İşi, uğraşı olan ebeveynlerin çocuklarına
oyun oynatılıp, hoş vakit geçirtilecek, meşgaleler bitince de geri alınacağı bir
oyun alanı da değildir. Peki o zaman okul öncesi eğitim, yukarıdakiler değilse,
nedir?
Çocuğun merkez olduğu ve tüm ilginin
üzerinde olduğu aile ortamından uzaklaşıp; yaşıtlarıyla etkileşime girerek bir
düzen içinde grup halinde hareket etmeyi, paylaşmayı, beklemeyi
öğrendiği ilk ortamdır. Böylece “ben” ve “başkası”
kavramalarının bilincine vararak yardımlaşma, işbirliği, hoşgörü, saygı, sabır,
adalet gibi değerlerin ve kuralların farkına varmaya başlar.
Çocuğun
oyun
gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal yapı, okulöncesi eğitim
kurumlarıdır. Canlandırma, taklit ve hayali oyun gibi etkinlikler sayesinde
hayal gücü gelişir. Çocuklarla bir arada oynarken, onların istekleri ile kendi
isteklerinin çatışması halinde, -kimseye zarar vermeden- ilişkilerde
ortaya çıkan sorunları çözümlemeyi ve kendini nasıl ve ne zaman
koruyacağını, diğer çocukların hakkına saygı göstermeyi öğrenebilir. Okuldaki
eşyaları ve oyuncakları ortaklaşa kullanmayı, öğretmenin ilgisini paylaşmayı,
karşılıklı konuşmayı, birbirlerinin sırasını ve hakkını gözetmeyi ve birbirlerini
desteklemeyi, yardımlaşmayı öğrenirler. Toplumsal
yaşamın gerektirdiği sınırlara ve kurallara uymayı öğrenirler.
Okul
öncesi eğitim, çocuğa kendini tanımayı,
yatkınlıklarının ve akranlarından farklı
özelliklerinin farkına varmayı öğretir. Kendi zaman ve enerjisini gerektiği
gibi kullanarak, tercihler yapma ve karar alma fırsatı bulur. Böylece seçimleri
ile ilgili sorumluluk alma, bir grupla organize olma, planlama yapma, ortak
çaba gösterme firsatları bulur. Düşüncelerini dile getirebilme ve başkalarını dinleme
becerisi geliştirir.
Okul öncesi eğitim, çocuğun ana dilini öğrenebileceği en etkili ortamları sunar. Böylece dili uygun şekilde kullanarak, düşüncelerini, duygularını, bilgisini, istek ve ihtiyaçlarını, inançlarını diğer insanlara ifade etme yolundaki en önemli adımları atmış olur.
Yaşadığı çevrenin farkına varma, insan ilişkilerini, ülkesini ve milli değerlerini, dünyaki farklı ülkeleri ve kültürleri tanıma, evrensel değerleri, doğayı, canlıları tanıma, koruma, onlara saygılı olma, kaynaklarımızı koruma bilincinin yeşereceği, aileden sonraki ilk toplumsal ortamdır.
Okul
öncesi eğitimde sistemli şekilde uygulanan günlük akış çocugun zaman
kavramını ve bunun insan yaşamındaki önemini ögrenmesine yardımcı olur.
Çocuğa, evde öğretilen düzensiz bilgilere kıyasla, daha kalıcı, akıl yürütme ve
yaratıcılık becerilerini geliştirmesine imkân veren zengin bir öğrenme ortamı
sağlanır.
Okul
öncesi eğitimde, öğrenmeye ilgi uyandırmak temel hedeflerden biridir. Kavramlar
çocuğun düzeyine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Nesneleri
eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi
beceriler kazanır. Etkin öğrenme, doğrudan
deneyimleme ortamı sağlanır. Çocuk değişik malzemeleri amacına uygun kullanmayı
öğrenir. Boyama, kesme, yapıştırma, kalem kullanma, katlama gibi faaliyetlerin
düzenli olarak yapılması sonucunda ince motor becerileri gelişir. Ayrıca
koşma, zıplama, merdiven inip çıkma, fırlatma, yakalama, tırmanma gibi kaba
motor becerileri de geliştirir.
Bedensel,
sosyal, zihinsel, duygusal gelişimlerini sağlamada okul öncesi eğitim
kurumlarının önemli katkısı, özellikle çocuk, ilköğretime başladığında
kendisini göstermektedir. Çocuğun okul
öncesi eğitimindeki yaşantıları mutlu ve anlamlı ise ilkokula, kendine yönelik
olumlu duygularla başlama ve başarılı olma olasılığı artacaktır.
Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların gelişimleri düzenli olarak takip edilir. Tüm anne babaların bu gelişimi takip edebilecek yeterli bilgi ve beceriye sahip olması beklenemeyeceği gibi, bunu tarafsız bir bakışla değerlendirmeleri de beklenemez. Bu gözlem ve değerlendirmeler sonucunda çocuğun belirgin yatkınlıkları, varsa gelişimsel, davranışsal, sosyal ve duygusal sorunları, dikkat ve öğrenme problemleri tespit edilebilir ve gerekli yönlendirmelerle uygun müdahalelerde bulunulabilir.
Hazırlayan
Nesrin ATAMAN
Uzman Psikolog